
BASIN AÇIKLAMALARI
25.07.2008
Kamuoyuna,
Biz STM-DER Sinema-TV Mensupları Derneği olarak, sürekli kesintilere uğrayan demokratik yaşamımızda son zamanlarda Latife TEKİN'e saldırıyla tazelenen ve SON KUMSAL Belgesel film ekibine yapılan çirkin saldırı ile devam eden, sanatçılarımıza yönelik her türlü SANSÜRCÜ ZİHNİYETİ kınadığımızı ve onların yanında olduğumuzu basına ve kamuoyuna saygılarımızla bildiriz.
STM-DER
Sinema-TV Mensupları Derneği
11.10.2005
“Haftalık” dergisinin 4-10 Ekim 2005 tarihli 130. sayısında yayımlanan “Ezel Akay röportajı” üzerine STM-DER’den kamuoyuna açıklama
Şimdiki adı Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV Bölümü olan okulumuz, 1974 yılında sinema eğitimi vermeye başladı. İlhan Arakon, Lütfi Akad, Nedim Otyam, Memduh Ün, Atıf Yılmaz, Metin Erksan, Duygu Sağıroğlu, Halit Refiğ, Tunç Başaran, Feyzi Tuna, Türk sinemasında ürünler vermiş ustalar olarak, okulumuzda çıraklar yetiştirdiler, halen bazıları yetiştirmeye devam ediyor.
Türk sinemasının ustaları tarafından okulumuzda yetiştirilen; Osman Sınav, Kutluğ Ataman, Serdar Akar, Nuri Bilge Ceylan, Tarkan Karlıdağ, Yonca Güzelpınar, Özer Kızıltan, Aydın Bulut, Ayla Aksu Kutlar, Sinan Toğrul, Ahmet Yazman, Murat Küçük, Erşen Ersoy, Mehmet Ercan, Nur Akalın, İsmet Arasan, Gani Müjde, Atay Sözer, Hüseyin Kuzu, Zülküf Yücel, Tuna Kiremitçi, Uğur Eruzun, Doğan Sarıgüzel, Hasan Gergin, Aşkın Sağıroğlu, Uğur İçbak, Mehmet Aksın, Selahattin Sancaklı, Emre Aydın Deniz, Zekeriya Kurtuluş, Eyüp Boz, Emre Erkmen, Soykut Turan, Ulaş Zeybek gibi yönetmen, senarist ve görüntü yönetmenleri bulunmaktadır. Sinema, TV ve reklam alanında çalışan daha bir çok mensubumuz bulunmaktadır. Derneğimiz gibi Okulumuzun da sektörde çalışan mensuplarından “utanç” değil, gurur duyduğunu biliyoruz.
Türk Film Arşivi’ni günümüze taşıyan MSGSÜ Sinema-TV Merkezi ekibi olmuştur. Bu arşivin Türk sinemasına sağladığı katkı ölçülemeyecek düzeydedir. Tamamen gönüllü olarak başlayan bu arşiv çalışması yapılmamış olsaydı, kaç adet filmin hangi koşullarda günümüze taşınacağını tahmin edemiyoruz. Bu arşivin hiç eksilmeyen ihtiyaçlarının karşılanması için Türk sineması kayda değer bir şey yapamamıştır. Türk Film Arşivi’nden yararlanmak isteyenler onu desteklemeyi de akıllarına getirmelidirler.
Son dönem Türk sinemasına yapımcı olarak filmler kazandırmış ve yönetmen olarak da uzun metrajlı filmler yapmaya başlamış olan Ezel Akay’ın bunları görmezden gelerek, saygın bir kurumu “Türk sinemasına zarar vermekle” suçlaması kabul edilebilir bir davranış değildir. Kendisinden beklediğimiz sanatçı olmanın sorumluluğuyla hareket etmesi ve bir konuda değerlendirme yapmak için, o konuyu her yönüyle düşünmesidir.
Doğru ya da yanlış her yayımlanan, yazılı tarihe kalmakta ve bir süre sonra belge olarak ortaya konabilmektedir. “Haftalık” dergisi editörlerine düşen, suçlanan tarafa da söz hakkı vermeyi düşünmeleridir.
STM-DER olarak, sorumsuz tavırlara dikkat çekmeye devam edeceğiz. Umarız bundan sonra herkes, bulunduğu sektöre ve kamuoyuna sorumlu hissederek davranır.
20.06.2005
STM-DER Yönetim Kurulu seçildi
Geçici yönetim kuruluyla yola çıktığı ‘sinemaya yeni bir soluk’ hareketi; Stm-der yeni yönetim kurulunun göreve başlamasıyla yeni ufuklara yelken açıyor. Geçici yönetim kurulunun ibra edilmesiyle başlayan seçimlerin sonucu şöyle.
Başkan
Serdar Pehlivanoğlu (yapımcı-yönetmen)
Yönetim kurulu üyeleri
Ali Rıza Cankorur (yapımcı-yönetmen)
Ahmet Yazman (yönetmen)
A. Ayben Altunç (yapımcı)
Soykut Turan (görüntü yönetmeni)
Onur kurulu
Prof.Sami Şekeroğlu
Osman Sınav (yönetmen)
Serdar Akar (yönetmen)
Yıllardan beri sinema, televizyon ve reklam alanında hizmet veren ve bu alanlarda sayısız nitelikli işlere imza atan, Mimar Sinan Üniversitesi Sinema-TV Merkezi mezun ve mensupları, bir araya gelerek Sinema-TV Mensupları Derneğini kurdu. Stm-der; üyelerinin sosyal, kültürel, mesleki ve bilimsel yaşantılarına katkıda bulunmak, üyeler arasında dayanışmayı artırmak, iş olanakları sağlacak kanalları açmak; STM'nin, ÖĞRENCİ'lerin ve MENSUP'ların sorunları ile ilgilenmek, insanlığın uluslararası kazanımlarının genelde ülke, özelde STM camiasında yaygınlaştırılması için çaba sarfetmek, bu amaçla diğer kuruluş ve dernekler ile işbirliğini geliştirmek; mezun ve MENSUP'larının birikimlerini ülkenin ve STM'nin sosyal, teknik ve kültürel gelişimine katkıda bulunacak şekilde yönlendirmek, bu amaçla organizasyonlar gerçekleştirmek üzere hareket etmekte.
Detaylı bilgi: Serdar Pehlivanoğlu 0212 2193693, Ali Rıza Cankorur 0536 3476164
14.11.2004
THEO VAN GOGH’LAR ÖLMESİN !
SİNEMA-TV MENSUPLARI DERNEĞİ
STM-DER
DUYURU
DÜNYANIN TÜM SANATÇILARINA VE HALKLARINA,
Biz Türkiyeli Sanatçılar, her geçen gün sahneye konmaya çalışılan medeniyetler çatışmasına, Ortadoğu’da oynanan ekonomi-politik oyunlara, dur demek için…
Her kim ve düşüncesi ne olursa olsun, düşüncesini bir insan öldürmek için eyleme geçirmediği müddetçe ve düşüncelerine katılmasak bile evrensel düşünce özgürlüğü hakkını sonuna kadar kullanmasından yanayız.
Bu yüzden Hollandalı sinemacı Theo Van Gogh’un katledilmesini düşünce özgürlüğüne vurulan bir darbe olarak görüyor, bu evrensel ilkenin sabote edilmesini lanetliyor ve herkesi bu sabotajı protesto etmeye çağırıyoruz.
Hollanda halkının acıları bizim de acımızdır.
NOT: Lütfen bize katılın. Gerekirse metnimizi başka dillere çevirip, adınızı ve soyadınızı veya kurumunuzun adını ve ülkenizi ekleyerek duyurumuzu dünyanın her yerine çoğaltın.
TÜRKİYELİ SİNEMACILAR
Sinema-TV Mensupları Derneği (Stm-Der) Türkiye / Yakup Uygun, Yönetmen, Türkiye / Hüseyin Kuzu, Senarist, Türkiye / Uğraş Salman, Yönetmen, Türkiye / E. Halit Türkyazıcı, Yönetmen, Türkiye / Mine Özerden, Yönetmen, Türkiye / Ali Can Gebeş, Yönetmen, Türkiye / Yonca Güzelpınar, Yönetmen, Türkiye
DO NOT LET MORE THEO VAN GOGH’S DIE!
ASSOCIATION OF THE CINEMA-TV INSTITUTE MEMBERS
STM-DER
ANNOUNCEMENT
TO ALL ARTISTS AND PEOPLES OF THE WORLD
In order to stop the efforts aiming to put a civilizations clash on stage and to blockade the economic-political games played in the Middle East… We, as artists from Turkey, state that regardless of his/her identity or ideas, each and every individual should be able to fully practice universal freedom of thought even if he/she does not transmute his thoughts into the act of killing a human being, or even if we do not necessarily agree with his/her opinions. Thus, we consider the murder of Dutch film director Theo Van Gogh as a blow on the freedom of thought. Consequently, we condemn the sabotage of this universal principle and call for each and every individual to protest this deliberate act of destruction. We share the grief and the anguish of the Dutch people.
P.S.: Please join us. If necessary, please translate this text into other languages and convey our message to all parts of the world after adding your name, surname and/or the name of your organization.
FILM PROFESSIONALS FROM TURKEY
Association of the Cinema-TV Institute Members (Stm-Der) Turkey / Yakup Uygun, Director, Turkey / Huseyin Kuzu, Script Writer, Turkey / Ugras Salman, Director, Turkey / E. Halit Turkyazici, Director, Turkey / Mine Ozerden, Director, Turkey / Ali Can Gebes, Director, Turkey / Yonca Guzelpinar, Director, Turkey
LASSEN SIE ES NICHT ZU DASS MEHR THEO VAN GOGH’S STERBEN!
Verband von Kino – Fernsehinstituts Mitgliedern
STM-DER
ANKÜNDİGUNG
An allen Künstlern und Leuten dieser Welt.
Wir als Künstler aus der Türkei, um ein Ende der Bemühungen zu erreichen, eine Kollision von Zivilisationen zu inszenieren, und den ökonomischen-politischen Spielen die im Nahen Osten gespielt werden… unterstützen das ohne Rücksicht auf seine/ihre Identität und Ideen, jede Person in der Lage sein sollte, seine/ihre Universalfreiheit des Gedankens vollständig zu verwenden, selbst wenn er/sie keine Transformation ihrer Ideen dazu benutzen, um in Tat, einen Menschen zu töten, oder selbst wenn wir nicht unbedingt mit seinen/ihrer Meinungen übereinstimmen. Auf diese Weise betrachten wir den Mord am holländischen Filmdirektor Theo Van Gogh als Schlag auf die Freiheit des Gedankens. Folglich verfluchen wir die Sabotage dieses Universalprinzips und fordern jeden dazu auf, gegen diese Sabotage zu protestieren. Wir teilen den Kummer und die Qualen des holländischen Volks.
P.S.: Bitte schließen Sie sich uns an. Wenn notwendig, bitte übersetzen Sie diesen Text in andere Sprachen, nach dem Hinzufügen Ihres Namens, Nachnamens oder des Namens Ihrer Organisation und übermitteln Sie danach unsere Nachricht an alle Teile der Welt.
FILM KÜNSTLER DER TÜRKEİ
Verband der Kino- Fernsehinstitutsmitgliedern (Stm-Der) Türkei / Yakup Uygun, Regisseur, Turkei / Hüseyin Kuzu, Drehbuchautor, Turkei / Ugras Salman, Regisseur, Turkei / E. Halit Türkyazici, Regisseur, Turkei / Mine Özerden, Regisseur, Turkei / Ali Can Gebes, Regisseur, Turkei / Yonca Güzelpinar, Regisseur, Turkei
Çeviriler: Çiğdem Fromm
17.09.2004
KAMUOYUNA DUYURU
Biz Sinema-TV Mensupları Derneği, STM-DER olarak;
03 Eylül 2004 tarihinde, T.C. Maltepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Sabri Özaydın’ın, ekte yer alan ve “Değerli Sinemacılar” diye başlayıp “Türkiye’nin özel yetenek sınavıyla öğrenci alan ilk ve tek sinema bölümü Maltepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi bünyesinde açıldı” başlığı altında süren duyurusunu ibret ve şaşkınlıkla okuduk. Metinde sinemacılara sesleniliyordu ama aslında medyaya ve bölüme çağırılan aday öğrencilere ve onların velilerine sesleniliyordu.
Sayın Özaydın’ın, televizyon kanallarındaki konuşmalarında da yer alan benzer tutumu, üniversitenin paralarını harcayarak, medyaya verdiği ilanlarla da sürdü. Nasıl ki bir öğretim üyesinin kaynak göstermeden ve izin almadan bilimsel bir olguyu kullanmasının ağır müeyyideleri varsa, böyle bir söylemin de yine akademik etiğe aykırı olduğu belirtilmelidir.
Sayın Özaydın’ın yapacağını ilan ettiği eğitim, zaten ülkemizde, “Eğitim İçinde Üretim, Üretim İçinde Eğitim” ilkesiyle, Prof. Sami Şekeroğlu tarafından 30 yıl önce uygulanmaya başlamıştır. Bu eğitim için gereken teknolojik alt yapı ülkemizde yalnız Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde bulunmaktadır. O üniversite ki, ülkemizde 131 yıl önce ilk sanat eğitimini ve 30 yıl önce ilk uygulamalı sinema eğitimini başlatmıştır.
Eğer Sayın Özaydın gerçekten sinemacılara sesleniyorsa, bu ülkenin sinemacıları zaten bu ülkede 30 yıldır uygulamalı sinema eğitimi verildiğini de bilirler. Bu tür bir tahrifat öncelikle sinema tarihimize damgasını vurmuş temel bir kurumun, şimdiki adıyla Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema-TV Merkezi’nin (ve Sinema-TV Bölümü’nün) ve o kuruma emek verenlerin üzerinden atlamak anlamına gelir. Aslında Sayın Özaydın çok iyi bilir ki, o kurumda eğitim vermiş bu sinemacılar (başta kurumun kurucusu Prof. Sami Şekeroğlu olmak üzere Lütfi Akad, Metin Erksan, İlhan Arakon, Halit Refiğ, Duygu Sağıroğlu, Atıf Yılmaz, Memduh Ün, Nedim Otyam, Atilla Dorsay, Süha Arın, Feyzi Tuna, Tunç Başaran, Prof.Tevfik İsmailov vd.) sinema okullarında okutulan Türk Sinema Tarihi’ni bizzat oluşturan ve yaratanlardır. Aslında onların, filmleri dışında yazılmamış bir tarihi de onların bu kurumdaki eğitim tarihleridir. Medyamız bu tarihi gerçeği atlamış olsa da biz sinemacılar bunu çok iyi biliriz.
Sayın Özaydın çok iyi bilir ki; başta laboratuarı, müzesi, kütüphanesi ve dünyada sayılı arşiviyle, Uluslar arası Film Arşivleri Federasyonu “FIAF” ın ülkemizdeki ilk, tek ve yetkili üyesi olan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-TV Bölümü olmak üzere, diğer iki devlet üniversitesinde de, (Marmara Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü ve Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü) sinema sanatının teorik ve uygulamalı eğitimi verilir. Yenilik “televizyon” sözcüğünü atmakla olacaksa buna diyecek bir şey yok. Fakat gerçek bir uygulamalı sinema eğitimi için milyar dolarlık bir yatırıma ihtiyaç bulunmaktadır. Böyle bir birikim kaç yılda, hangi şartlarda, hangi kadrolarla ve ne kadar bütçeyle oluşturulabilir? Teknolojik alt yapı oluşturulsa bile bu teknoloji içinde ürün verecek uzmanlar kimler tarafından kaç yılda yetiştirilebilir?
Bizler, 1970’li yıllardan yakın bir zamana kadar, yetenek sınavıyla MSGSÜ GSF Sinema-TV Bölümü’ne girdik ve orada uygulamalı sinema eğitimi aldık. Sinemanın her alanında çalıştık, çalışıyoruz. Yönetmen, görüntü yönetmeni, senarist, kameraman, post-production elemanı, öğretim üyesi, vb.’leri olduk. Şirketler kurduk, yeni teknolojileri ülkemize getirdik. Filmler yaptık, en çok seyredilen dizileri çektik. Türk sinemasının verdiği hemen her ürün içinde estetik ve teknik ekiplerde yer aldık. Yurt içinde ve dışında ödüller kazandık. Bizler, şimdi de 400’ü aşkın mezun ve mensubumuzla STM-DER çatısı altında toplanıyoruz. Amacımız sinemamızın geleceği ile ilgili her türlü konuya ve ülkemizdeki sinema eğitiminin problemlerine eğilmek.
Türkiye’de sinema eğitimi ile ilgili temel bir çarpıklık da vakıf üniversitelerinin “özel yetenek sınavları yaparak” öğrenci almaya başlamaları, fakat benzer uygulamayı devlet üniversitelerinin yapamamasıdır. Talihsizlik o dur ki... Yüksek Öğretim Kurumu 6 yıl önce yanlış bir karar alarak yetenek sınavları ile öğrenci alan ve “sanat” eğitimi veren güzel sanatlar fakülteleriyle, ÖSS’den öğrenci alan ve iletişim eğitimi veren iletişim fakültelerindeki “Sinema-TV” ve “Radyo-Televizyon-Sinema” bölümlerini aynı kefeye koydu. Son yıllarda vakıf üniversiteleri, YÖK’ün fakülte ve bölüm şablonlarını isim değişiklikleriyle sürekli delmekte, fakat eli kolu bağlı devlet üniversitelerinin ilgili bölümleri “yetenek sınavı ile öğrenci almak için” bir şey yapamamaktadırlar. Bizler bu yüzden, YÖK 6 yıl önce yanlış bir uygulama yaptı, diyoruz. Vakıf üniversitelerinin, gerek bölüm isimlerini değiştirerek, gerek sinema bölümlerini yeni kurulan “Sanat ve Tasarım” fakülteleri altına çekerek, özel yetenek sınavlarına geri dönüşü, bunun açık bir göstergesidir.
Biz, vakıf üniversitelerinin sinema eğitimi yapmasına karşı değiliz. Ancak özel üniversitelere tanınan ayrıcalıkların başta Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü olmak üzere, Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümü ve Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema-TV Bölümüne de tanınmasını istiyoruz.
Süregiden sorunun anayasanın temel eşitlik ve etik ruhuna aykırı olduğunu, bu durumun medyayı ve ilgili kurumlarımızı uyandıracak bir zemin yaratacağına inanıyoruz.
STM-DER
Yönetim Kurulu
EK: Prof. Dr. Sabri Özaydın’ın ilgili açıklaması